Vaka Öyküsü #2 Blondie’nin Üveodermatolojik Sendrom (UDS) İle Yaşam Mücadelesi
Kliniğimizin kapısından giren her can, bizler için yeni bir umut ve bazen de zorlu bir mücadelenin başlangıcı anlamına gelir. Tıpkı 2019 Ağustos doğumlu, güçlü Akita Inu cinsi Blondie’nin hikayesi gibi. Bu vaka öyküsü, ilk bakışta masum görünen göz şikayetlerinin, altında yatan karmaşık bir otoimmün hastalığın, Üveodermatolojik Sendrom’un (UDS) bir yansıması olduğunu gözler önüne sermektedir.
Bu yazı, Blondie’nin 9 aylıkken başlayan ve 2025 yılına kadar devam eden sağlık yolculuğunu, bilimsel veriler ve klinik gözlemler ışığında detaylandırmayı amaçlamaktadır. Hikaye, sadece bir köpeğin kronik bir hastalıkla mücadelesini değil, aynı zamanda erken tanının, agresif tedavi protokollerinin ve uzun süreli ilaç kullanımının getirdiği zorlukları da kapsamaktadır. Blondie’nin azmi ve sahibinin sonsuz bağlılığı, bu zorlu süreçte yol gösterici olmuştur.
Bölüm 1: Kliniğe Geliş ve İlk Anamnez
Blondie’nin tıbbi hikayesi, 2020 yılının Haziran ayında, henüz 9 aylıkken, gözlerinde şiddetli şişlik ve blefarospazm (göz kapağını sürekli kısma) şikayetleriyle kliniğe gelişiyle başlamıştır. İlk aşamada gözlemlenen bu belirtiler, ilk başta alerji şüphesi olarak değerlendirilmiştir. Ancak yapılan detaylı göz muayenesi, durumun çok daha karmaşık ve ciddi olduğunu ortaya koymuştur.

Yapılan kapsamlı muayene sonucunda, iki gözde de görülen birçok patolojik bulgu rapor edilmiştir. Bu bulgular arasında bilateral konjonktivit (gözün beyaz kısmını ve göz kapaklarının içini kaplayan zarın iltihaplanması), hifema (gözün ön kamarasında kan birikimi) ve hipopiyon (gözün ön kamarasında irin birikimi) gibi şiddetli iltihaplanma belirtileri yer almaktadır. Bu durumlar, gözün içindeki hassas dokularda ciddi bir kan-göz bariyeri yıkımının ve iltihabi reaksiyonun meydana geldiğini göstermektedir.
Tespit ve Teşhisler
Muayenede ayrıca lenste opaklaşma (katarakt başlangıcı) ve yaygın keratit (kornea tabakasının iltihaplanması) tespit edilmiştir. En kritik bulgulardan biri ise retinal dekolman (retinanın yerinden ayrılması) olmuştur. Retinal dekolman, ışığı algılayan ve beyne ileten dokunun gözün arka duvarından ayrılması sonucu oluşan, acil müdahale gerektiren ve tedavi edilmediği takdirde kalıcı körlüğe yol açan bir durumdur. Yapılan floressein testi, korneada yaygın boya alımı göstererek epitel bütünlüğünün bozulduğunu doğrulamıştır.
Tüm bu bulguların bir araya gelmesi, Blondie’de sadece basit bir üveit tablosu değil, aynı zamanda bu durumun daha derin bir sistemik hastalığın belirtisi olduğu şüphesini uyandırmıştır. Bu nedenle, kan ve biyokimya paneli incelemesi yapıldıktan sonra, kesin tanı olarak Üveodermatolojik Sendrom (UDS) konulmuştur. Hasta sahibinin ifadesiyle, o dönemde konulan bu teşhisin doğru olduğu, ilerleyen yıllardaki süreçle kesinleşmiştir.
Blondie’nin tıbbi yolculuğunun daha iyi anlaşılması için, hastalığın ana dönüm noktaları aşağıdaki tabloda kronolojik olarak sunulmuştur.
Dönem | Yaş | Önemli Olaylar ve Gözlemler |
Ağustos 2019 | 0 | Blondie’nin doğumu. |
Haziran 2020 | 9 aylık | Gözde şişlik ve blefarospazm şikayetleriyle kliniğe ilk başvuru. Üveit ve Üveodermatolojik Sendrom (UDS) tanısı konuldu. İlk agresif tedavi protokolü başlatıldı. |
Haziran 2020 – Yaklaşık 2023 Sonu | 9 aydan 4.5 yaşına kadar | Haftada 2 Prednol hap ve 2 güne bir göz damlası ile kronik tedavi süreci. İlaçlar kesildiğinde semptomlar tekrarladı. |
Yaklaşık 2023 Sonu | Yaklaşık 4.5 yaşında | Gözleriyle aşırı uğraşma sonucu gözlerin yapısal olarak bozulması ve amiyane tabirle “patlaması”. Bu dönemde gözlerin bembeyaz ve ışığa duyarsız hale gelmesi, tam körlüğün başlaması. |
Yaklaşık 2024 Sonu | Yaklaşık 5.5 yaşında | Gözlerin tamamen ışığa duyarsız hale gelmesi. |
2025 | 5.5 yaşın üzerinde | Şu anki durum: Haftada bir Prednol, karaciğer destekleri ve devam eden deri sorunları. Kör olarak evde yaşamına devam ediyor. |

Bölüm 2: Üveodermatolojik Sendrom (UDS) Nedir? Bilimsel Bir Bakış
Blondie’ye konulan Üveodermatolojik Sendrom (UDS) tanısı, sadece bir semptom grubunu tanımlamakla kalmayıp, hastalığın temel mekanizması ve bu ırktaki genetik yatkınlığı hakkında önemli bilgiler sunmaktadır. UDS, köpeğin kendi bağışıklık sisteminin, vücudun pigment üreten hücreleri olan melanositlere saldırdığı otoimmün bir hastalıktır. Bu durum, gözün uvea tabakasında (iris, siliyer cisim ve koroid) ve deride yoğun bir iltihaba neden olur.
İnsanlardaki Vogt-Koyanagi-Harada (VKH) sendromu‘na benzerliği nedeniyle “VKH benzeri sendrom” olarak da adlandırılır.
Blondie’nin bir Akita Inu olması, bu vakanın tipik bir genetik yatkınlık örneği olduğunu göstermektedir. Yapılan araştırmalar, Akita Inu, Chow Chow, Samoyed ve Sibirya Kurdu gibi belirli ırkların UDS’ye karşı genetik bir yatkınlık taşıdığını ortaya koymuştur.
Bu yatkınlık, DLA (Köpek Lökosit Antijeni) genlerindeki, özellikle DQA1*00201 gibi belirli alellerin yüksek sıklığıyla ilişkilidir. Bu, ırk içi melezleme sonucu azalan genetik çeşitliliğin, otoimmün hastalıkların ortaya çıkması için uygun bir zemin hazırladığını göstermektedir. Blondie’nin 9 aylık gibi erken bir yaşta bu kadar şiddetli göz bulguları sergilemesi, hastalığın genetik bir temel üzerinde hızla ilerlediğine dair güçlü bir kanıttır.
Hastalık, ilk olarak göz iltihaplanması (panüveit) ile başlar, ancak ilerleyen süreçte deri ve tüy pigmentasyonunda değişikliklere neden olur. Melanositlere yönelik otoimmün saldırı, dudak, burun ve göz kapakları gibi bölgelerde renk kaybına (lökoderma
veya vitiligo
) ve tüylerin beyazlaşmasına (lökotrişi
) yol açabilir. Bu mekanizma, Blondie’nin gözlerindeki şiddetli iltihaplanma tablosunu ve uzun vadede yaşayacağı deri sorunlarının temelini açıklamaktadır.
Bölüm 3: Üveodermatolojik Sendrom (UDS) Tedavi Protokolü ve Kronik Süreç Yönetimi
Blondie’ye ilk konulan teşhisin ardından, hastalığın ilerlemesini durdurmak ve göz sağlığını korumak amacıyla agresif bir tedavi protokolü uygulanmıştır. Başlangıçta, göz içi iltihabı hızla kontrol altına almak için subkonjonktival kortikosteroid enjeksiyonu yapılmıştır. Bu, doğrudan göz dokularına yüksek dozda anti-enflamatuar ilaç verilerek hızlı bir etki sağlamayı amaçlayan bir yöntemdir. Buna ek olarak, tobraised, atopin sülfat, inflased ve visine gibi çeşitli göz damlaları sabah ve akşam olmak üzere iki gözüne de uygulanmıştır.
UDS gibi kronik ve tekrarlayıcı nitelikteki bir otoimmün hastalığın yönetimi, ömür boyu sürecek bir tedavi yaklaşımını gerektirmektedir. Veteriner hekimler, alevlenmeleri önlemek ve görme kaybını engellemek için topikal ve sistemik ilaçların kombinasyonunu önermektedir. Blondie’nin durumunda, bu yaklaşım uzun bir süre devam etmiştir. Hasta sahibinin belirttiğine göre, yaklaşık 1.5 yıla kadar Blondie haftada 2 kez Prednol hap ve 2 güne bir göz damlası alarak hayatına devam etmiştir. Bu yoğun tedavi, hastalığın gözlerde yarattığı iltihabı baskılamak ve olası komplikasyonları (katarakt, glokom, retina dekolmanı) engellemek için hayati önem taşımıştır. Hasta sahibinin ifadesiyle, ilaçlar bırakıldığında ilk raporda yazan sıkıntıların sürekli tekrarlaması, bu agresif ve sürekli tedavinin neden gerekli olduğunu açıkça göstermektedir.
UDS tedavisinde, körlük ve enükleasyon (gözün alınması) gibi geri dönüşü olmayan sonuçları engellemek için erken ve agresif bir immünosüpresif tedavi yaklaşımı kritik bir role sahiptir. Blondie’nin vakası, bu yaklaşımın ne kadar zorlu ve uzun soluklu bir mücadele gerektirdiğinin somut bir örneğidir.
Bölüm 4: Üveodermatolojik Sendrom (UDS) İleri Evre Komplikasyonlar ve Dönüm Noktaları
Blondie’nin sağlık hikayesinde, kronik iltihaplanmanın getirdiği en yıkıcı sonuç, gözlerinde meydana gelen geri dönüşü olmayan hasar olmuştur. Yaklaşık 2 yıl önce, yani 2023 sonlarına doğru, Blondie gözleriyle yoğun bir şekilde uğraşmış ve hasta sahibinin ifadesiyle, “amiyane tabirle patlatmıştır”. Bu durum, doğrudan bir travmadan ziyade, kronik ve kontrol edilemeyen üveitin göz küresinin yapısal bütünlüğünü bozduğunu ve iç dokuların dışarıya sızmasına veya gözün atrofiye (küçülmesine) uğramasına neden olduğunu düşündürmektedir.
Bu olaydan sonra her iki gözü de “bembeyaz” ve “ışığa duyarsız” hale gelmiştir, bu da tamamen görme yetisini kaybettiği anlamına gelmektedir. Gözlerin bembeyaz olması, şiddetli kornea ödemi (korneanın sıvı birikimi nedeniyle bulanıklaşması) ve ilerlemiş katarakt (mercekteki opaklaşma) tablosunu işaret etmektedir. Işığa duyarsızlığın son bir yılda oluşması ise, kronik iltihabın optik sinir ve retinanın tamamen fonksiyonunu yitirmesine yol açtığına işaret eden son evre bir bulgudur. İlk teşhiste zaten var olan retinal dekolman bulgusu, bu yıkımın kaçınılmaz bir sonucu olduğunu gösterir.
Bu noktada, gözlerin alınması, yani enükleasyon ameliyatı önerilmiştir. Enükleasyon, genellikle kalıcı olarak kör, ağrılı olan veya tümör ya da kontrol altına alınamayan kronik enfeksiyon ve iltihaplanma durumlarında hayvanın yaşam kalitesini artırmak için başvurulan bir cerrahi yöntemdir. Ancak, hasta sahibi, Blondie’nin zaten uzun süreli ilaç kullanımından dolayı karaciğer ve deri sorunları yaşadığını belirterek, bu ameliyatın getireceği ek stresten kaçınmayı tercih etmiştir. Bu durum, kronik hastalık yönetiminde her kararın, hayvanın genel durumu ve tedaviye bağlı yan etkiler göz önünde bulundurularak, dikkatli bir risk-fayda analiziyle verilmesi gerektiğini göstermektedir.
Bölüm 5: Üveodermatolojik Sendrom (UDS) İçin Kullanılan İlaçların Yan Etkileri
Blondie’nin UDS ile olan mücadelesi, ne yazık ki sadece hastalığın kendisiyle sınırlı kalmamıştır. Hayatını devam ettirmek için kullanılan immünosüpresif ilaçlar, özellikle de Prednol (prednizolon), kaçınılmaz olarak bazı sistemik yan etkilere yol açmıştır. Hasta sahibi, Blondie’nin aldığı ilaçların “karaciğerine ve derisine çok zarar verdiğini” belirtmektedir. Bu gözlemler, veteriner tıp literatüründe belgelenmiş olan, uzun süreli kortikosteroid kullanımının yaygın yan etkileri ile birebir örtüşmektedir.

Prednizolonun uzun süreli ve yüksek dozda kullanılması, iatrojenik Cushing sendromu olarak bilinen duruma benzer semptomlara neden olabilir. Bu durumun klinik belirtileri arasında karaciğerde büyüme, deride incelme, kıl dökülmesi, kaslarda zayıflık ve deride lezyonlar yer almaktadır. Blondie’nin karaciğer sorunları ve derisindeki devam eden problemler, bu ilacın vücut üzerindeki etkilerinin somut birer göstergesidir. Kortikosteroidler aynı zamanda su içme ve idrara çıkmada artış, iştah artışı ve huzursuzluk gibi yan etkilere de yol açabilir. Hasta sahibinin Blondie’nin “iştahı her zaman çok iyiydi” şeklindeki gözlemi, bu yaygın yan etkiyle örtüşmektedir.
Blondie’nin bu zorlu sürece rağmen gösterdiği “güçlü ve dirençli” karakter, hem genetik yapısının hem de hasta sahibinin özverili bakımının bir yansımasıdır. Kronik bir hastalığın getirdiği tüm zorluklara ve ilaçların neden olduğu yan etkilere rağmen, Blondie’nin yaşam enerjisini koruması, bu vakanın en dikkat çekici yönlerinden biridir. Bu durum, tedavinin sadece hastalığı değil, hayvanın genel yaşam kalitesini de korumayı hedeflemesi gerektiğini vurgulamaktadır.
Bölüm 6: Blondie’nin Üveodermatolojik Sendrom Güncel Durumu
2025 yılı itibarıyla, Blondie 5.5 yaşının üzerindedir ve hayatına kronik Üveodermatolojik Sendrom (UDS) ile devam etmektedir. Şu anki tedavi protokolü, hastalığı minimum seviyede tutmak için haftada bir doz Prednol ve karaciğer fonksiyonlarını desteklemek için yardımcı takviyelerden oluşmaktadır. Gözleri artık tamamen işlevini yitirmiş olsa da, karaciğer ve deri sorunları devam eden yönetimi gerektirmektedir.
Blondie’nin kör olması, yaşam kalitesini korumak için evde özel düzenlemeler yapılmasını zorunlu kılmaktadır. Mobilyaların yerinin değiştirilmemesi, keskin kenarlı eşyaların uzaklaştırılması ve yürüyüş yollarının sabitlenmesi gibi basit önlemler, kör bir hayvanın çevresine güvenle uyum sağlamasına yardımcı olmaktadır. Bu vaka, hayvanın hayati organları üzerindeki ilaç etkilerinin sürekli izlenmesinin ve genel yaşam kalitesini en üst seviyede tutmak için devamlı bir yönetim planının gerekliliğini gözler önüne sermektedir.

Bölüm 7: Hasta Sahipleri İçin Öneriler
Blondie’nin hikayesi, benzer durumlarda bulunan hayvan sahipleri için önemli dersler ve pratik öneriler sunmaktadır.
- Erken Tanı ve Agresif Müdahale: Yavru köpeğinizde ani başlayan göz iltihabı, kızarıklık, ağrı veya ışık hassasiyeti gibi belirtiler fark ederseniz, vakit kaybetmeden bir veteriner hekime başvurmanız hayati önem taşır. UDS gibi otoimmün hastalıklar için erken ve agresif tedavi, kalıcı görme kaybı riskini azaltmanın en etkili yoludur.
- Tedaviye Bağlılık ve Güven: Kronik hastalıkların tedavisi uzun ve zorlu bir süreçtir. Veteriner hekiminizin önerdiği ilaç protokolüne eksiksiz uymak ve ilaçları onun bilgisi dışında kesmemek, hastalığın alevlenmesini önlemek açısından kritik öneme sahiptir. Unutulmamalıdır ki, kortikosteroidler gibi ilaçların aniden kesilmesi, vücutta ciddi sağlık sorunlarına neden olabilir.
- İlaç Yan Etkilerini Yönetme: Uzun süreli ilaç kullanımı, Blondie’nin vakasında görüldüğü gibi, karaciğer ve deri gibi organlar üzerinde yan etkilere yol açabilir. Düzenli veteriner kontrolleri, kan tahlilleri ve karaciğer destekleri gibi yardımcı tedavilerle bu etkilerin en aza indirilmesi mümkündür.
- Yaşam Kalitesini Korumak: Görme yetisini kaybetmiş bir hayvanın yaşam kalitesini korumak mümkündür. Ev ortamını güvenli hale getirmek, dokunarak ve koklayarak keşfetmesine olanak tanımak ve rutinleri korumak, onun mutlu ve rahat bir hayat sürdürmesine yardımcı olacaktır.
Bölüm 8: Meslektaşlar İçin Özet
Blondie’nin vaka öyküsü, köpek oftalmolojisi ve otoimmün hastalıkların yönetimi alanındaki meslektaşlar için oldukça eğitici bir olgu sunmaktadır. Vaka, tipik bir ırk yatkınlığı gösteren (Akita Inu) ve başlangıçta fulminant panüveit (gözün tüm iltihaplı katmanlarını içeren şiddetli iltihap) tablosuyla kliniğe başvuran bir UDS olgusunu yansıtmaktadır. Hastanın ilk muayene bulgularında retinal dekolman gibi ileri evre komplikasyonların gözlemlenmesi, hastalığın agresif seyrini ve sistemik immün tepkinin şiddetini vurgulamaktadır.
Tedavi, başlangıçta topikal ve subkonjonktival kortikosteroidlerle agresif bir şekilde başlatılmış, ardından uzun süreli oral immünosüpresif (bağışıklık sistemini baskılayan) tedavi ile devam etmiştir. Vakanın ilerleyen aşamalarında, hasta sahibinin gözlemleriyle belgelenen karaciğer hasarı ve deri problemleri gibi iatrojenik Cushing sendromu benzeri yan etkiler, kronik immünosüpresif tedavinin kaçınılmaz bedelini gözler önüne sermektedir. Gözlerin tam körlükle sonuçlanması ve enükleasyon önerisinin ortaya çıkması, UDS’nin tedaviye dirençli ve yıkıcı olabilecek doğasını teyit etmektedir. Bu olgu, kronik immün aracılı hastalıkların yönetiminde, hastalığın kendisini kontrol altına alma çabası ile tedavinin sistemik yan etkilerini dengeleme zorluğunun önemini bir kez daha ortaya koymaktadır.
✨ Blondie gözleri görmüyor (kör) olsa da hayat sevincini hiç kaybetmedi. Onun bu güçlü karakteri ve sahibinin her zaman yanında olması çok önemli.
Sağlıklı ve mutlu patilerle dolu günler dilerim.
Hazırlayan ve Tedavi Sürecinde Yer Alan: Vet.Hek. Esra Bozkurt – Vetes Veteriner Kliniği 17.09.2025
Sıkça Sorulan Sorular
Üveodermatolojik Sendrom ve köpeklerde körlük ile ilgili merak edilen sorular ve cevapları aşağıdadır:
Bu gönderide verilen tavsiyeler bilgilendirme amaçlıdır ve evcil hayvanlarla ilgili tıbbi tavsiye teşkil etmez. Evcil hayvanınızın durumunun doğru teşhisi için lütfen veterinerinizden randevu alın.